Güniz Sokak No:22/3 06700 Kavaklıdere, Ankara, TÜRKİYE
Sipariş Hattı +90 (312) 467-1780

Herkesin şu an aklında olan sorulardan birini yanıtlayacağım bu hafta. Oruç tutuyoruz ancak bazı yanlışlar yapıyor olabilir miyiz?

4 yıllık fakültemde beslenmenin ne denli önemli olduğunu öğrendik. Ancak bazı zamanlar geliyor ki dini inançlar dolayısıyla herkesin iç huzurunu sağlamak amaçlı oruç tuttuğu zamanlar oluyor. Kandillerde ve ramazan ayında, bazen de kişilerin kendi isteği doğrultusunda oruç tutuluyor. Uzun süreli açlığa dayanan ibadetin bir parçası olan bu dönemlerden beslenme düzenimiz oldukça değişiyor.

 

Öncelikle bu kadar uzun süre aç kalmak vücutta ne gibi değişiklikler yaratıyor?

Özellikle bu yıl oruç, sahur vaktinin geriye, iftar vaktinin de ileriye gitmesi dolayısıyla biraz daha uzun. Yaklaşık olarak 17 saat süren bu oruç döneminde uyanmamızdan itibaren bizi bekleyen ortalama 12 saat var. Bu sürede fiziksel aktivitemizin devamı söz konusu. Kimimiz işe gidiyor kimimiz okula gidiyoruz. Bu sebeple bu uzun süre açlıkta vücudun olumsuz etkilenmemesi gerek. Bunu da en etkili kurtarıcı olarak sahurda kurtarıyoruz. Uzun süreli açlıklarda beyin ‘kıtlık’ bilincine girdiği ve yediğiniz tek lokmayı ‘bir daha yemek gelmeyecek’ korkusuyla depo form olan yağa çevirdiğini biliyoruz. Bu sebeple öncelikli olarak karaciğer ve kaslarda depolanan glikojeni yani glikozu vücut enerji olarak kullanmaya başlıyor. Açlığın ilerleyen dakikalarında vücut depolarındaki yağ yıkılıyor. Uzun süreli açlıklarda sahurda bu depoları doldurmazsak kan şekeri seviyemiz riskli şekilde düşebilir.

Nefsimizin hakimiyetini kurduğumuz ve sindirim sistemimizin dinlenmeye geçtiği bu ibadet şeklinde bazı yanlışlar yapıyor olabiliriz. Eğer aşağıda yazacakarımı dikkatlice uygularsak bu dönemin dezavantaj olmasını engelleriz!

 

Oruç tutarken vücut susuz kalıyor !

Açlık grevlerinde bile su vardır! İnsan yemek yemeden de bir süre yaşamaya devam edebilir. Vücut depoları önce depodaki karbonhidratı, sonra yağı ve en son proteini sindirerek yaşamamız için çalışması temel olan organlarımıza enerji verir. Ancak susuz kalan bir insan maksimum 3 gün yaşayabilir. Bu sebeple sahurda ve iftardan sonra ortalama 2-2.5 litre su içmeliyiz. Susamamak bir başarı değildir. Su içmeden oruç tutulmaya çalışılması oldukça riskli olacaktır. Yediğimiz sebze ve meyvelerden de vitamin ve mineral içeriği yüksek sıvıları tüketiyor olmamız bize günlük gereksinimini duyduğumuz besin ögelerine kaynak olacaktır.

Sahurda neler yemeliyiz?

‘Ay ben kalkmıyorum vallahi. Ne acıkıyorum ne de susuyorum!’

En tehlikeli süper kahraman bu sanırım. Acıkmak veya susuz kalmak zaten bu ibadeti yerine getirenlerin sorunu değil. Nefsimize hakim olduğumuzu bilme düşüncesi bile bizi güçlendiriyor eminim. Ancak bir şeyleri yaparken de bilinçli olmalıyız. Sahurdan sonra bizi bekleyen 17 saatlik açlıkta siz ihtiyacını duymasanız bile vücudun yokluğunu çekeceği temel besin ögelerini tüketmeli ve bu uzun açlık sürecini zararsız hale getirmelisiniz.

 

1 yumurta

60 gram peynir

Söğüş

1 bardak süt

2 dilim ekmek

1 adet taze meyve

2 tüm ceviz 

Yukarıdaki sahur örüntüsünü tükettiğinizde günlük ihtiyacınız olan neredeyse tüm besinleri tüketmiş oluyorsunuz

‘İftarda gözüm doymuyor !’

İftarda her ne kadar gözümüz doymasa da karnımız 1 kepçe çorbaya TAMAM 

Her ne kadar iftarda çok fazla yiyeceğimizi hayal etsek de genelde hemencecik doyuyoruz. Bütün gün yavaşlayan sindirim sistemine de yüklenmemek gerek. İftarda da besin değeri yüksek hacmi küçük besinler tüketilmeli. Gün boyu ihtiyacını duyabileceğimiz her türlü besin içeriklerinin olduğu bir menü belirlemek gerekirse,

 

1 kepçe çorba

60 gram et yemeği

8 kaşık sebze

Salata

2 dilim ekmek

 

Sahura kadar ne tüketmeliyiz?

Sahura kadarki süreci de meyvelere ayırmalıyız. 2 porsiyon meyveyi ortalama 3 saate yayarak tüketirsek vücudumuzun ihtiyacı olan tüm enerjiyi güne yayarak ve sindirim sistemimizi yormadan tüketmiş oluruz.

 

ÖNEMLİ DUYURU

Aç kalmaması gereken, gün içerisinde ilaç içmesi gereken okurlarıma yazıyorum bu kısmı.

Kan şekeri sık sık normalin altına düşenler,

Hipoglisemilerini fark etmeyen hastalar,

Kan şekeri düzeyleri iyi ayarlanmamış hastalar

Ramazan ayından hemen önceki dönemlerde diyabet koması atlatmış veya öncesinde koma hikâyesi olan hastalar, 

Tip 1 ve 2 diyabet hastaları,

Mide veya onikiparmak bağırsağında ülseri olanlar,

Kronik böbrek yetersizliği olan veya diyaliz tedavisi gören hastalar,

Gebe diyabetliler

Yalnız yaşayan diyabet hastaları

Yaşlı diyabet hastaları

 

Sizlerin oruç tutması vücudunuzda kalıcı hasarlar bırakabilir. Bu sebeple vücudumuza neyin iyi geleceğini düşünmeli ve kar-zarar ilişkisini kurmalıyız.

 

UNUTMAYIN !

 

VÜCUDUNUZA İYİ BAKMAK DA BİR İBADETTİR.